Oğlunuzu,
kızınızı, eşinizi ya da dostunuzu, bir anda
“hoşçakal bile diyemeden” büyük bir sorumsuzluk ve dikkatsizlik sonucu
kaybettiniz mi? İnsan çok yakınını kaybettiği zaman, bir anda ne kadar çaresiz
olduğunu görüyor ve hiç bir şey yapamıyor.
Sadece boğazına bir düğüm takılıyor ve o düğümle yaşamaya alışıyor…
17
Kasım 2013 Pazar, Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü. Bizim boğazımızdaki bu düğümden
dünya üzerinde de milyonlarca insanda var. Herkesin bir hikayesi var, tadı
damağında kalmış ve yazılacak çok sayfası boş kalan... Yollarda hayatını
kaybeden ve yaralanan milyonlarca insanı her yıl kasım ayının 3. pazarı sevgi
ve saygı ile anıyoruz.
Gazetelerin,
bayram sonrası yer verdiği haberlerde yine aynı başlıklar vardı : “Yollar Kana Bulandı”, “Acı Tablo”… Uzun bayram tatilinde meydana gelen trafik çarpışmalarında,
131 kişi hayatını kaybetti, 6 bin 738
kişi de yaralandı . Bu rakam sadece olay anında hayatını kaybedenleri kapsıyor,
hastanede ya da daha sonra hayatını kaybedenler bu rakama dahil değil.”
Trafik
ve trafik çarpışmaları ülkemizin en önemli sorunlarından birisi. Yıllardır
sürüp gitmekte ve kanıksanmış bir sorun olarak da büyümeye devam etmektedir.
Trafik çarpışması ve sonrasında yaşananlar, her gün ortaya çıkan çözümsüzlükler
ise azalacağına , her geçen yıl daha da artıyor. Trafik çarpışmaları sonrası
özellikle adalet, sigorta, rehabilitasyon ve yargı sistemi trafik mağdurlarının
yaşam kalitesinin düşmesine neden oluyor.
Biz
trafik kazası demiyoruz çünkü “kaza” kelimesi baştan affetmeyi öngörüyor. Oysa
yaşananların hepsi dikkatsizlik ve sorumsuzluk nedeni ile meydana geliyor. Kırmızı
ışıkta geçerseniz, bir çarpışmaya neden olursunuz, hızınızı kontrol edemeyecek
şekilde artırırsanız, istenmeyecek sonuçları ortaya çıkarırsınız, en basit
önlem olan emniyet kemerinizi takmazsanız, çarpışma sırasında yaralanma ya da ölüm riskini %40-%65 oranında
artırırsınız ve birisine çarpıp kaçarsanız “bir
insanın yaşam hakkını elinden alırsınız”. Biraz dikkat etsek, önce kendi
güvenliğimizi düşünsek, kendi sorumluluğumuzu anlasak ve bizim başımıza gelmez
demesek belki de yollarda bu kadar çok kayıp vermeyiz.
Teknolojinin
bu kadar geliştiği bir dünyada güvenli yolların hala sağlanamaması ve yol
kayıplarının-yol yaralanmalarının önüne geçilememesi bizim ülkemizin olduğu
gibi tüm dünyanın en büyük sorunlarından biri.
Dünya
üzerinde herkes öncelikle yayadır. Her yaya güvenli yollarda erişim hakkına
sahiptir. Araçlar için yapılmış kuralların içerisinde, kaldırımlar bile araçlar
tarafından işgal edilmiş ve yayalar “Korunmasız Yaya” ya dönüşmüştür. Günlük
yaşamda bisiklet kullanımı teşvik edilirken,yollar aynı tehlike içerisinde
korunmasız yayalar ve bisikletliler için tehlike oluşturmaktadır.
Tüm
bu tehlikelere karşı, karar vericileri ve uygulayıcıları TRAFİK TERÖRÜNE karşı birlik olmaya çağırıyoruz.
1. Trafik
çarpışmaları sonrasında meydana gelen ölümler ve yaralanmaları bir ülkenin yol
güvenliğini belirler. Korunmasız
yayalar, bisikletliler ve Trafik Mağdurları olarak, Güvenli yollar istiyoruz.
2. Yollar
kamu malıdır ve insanlar arasında bir iletişim ağı oluşturur. Araçlara tanınan ayrıcalığın Yayalara
tanınmasını istiyoruz.
3. Yaya gecitlerinde yol hakkı yayalarındır.
Bekleyen yayayı gören ilk araç durmak zorundadır Öncelikli olarak okul ve
hastane gibi kurumların önündeki yaya geçitlerinden başlayarak, tüm yaya geçitlerinde acilen %100 güvenli geçiş istiyoruz.
4. Yol
kayıpları, yaralanmalar ve güvenli ulaşım,
bir insan hakları konusudur. Trafik
çarpışmaları sonucu meydana gelen ölümler ve yaralanmalar “İnsan Hakları
İhlali” olarak ele alınmalıdır.
5. En
önemlisi de cezalar caydırıcı olmalıdır. Mevcut yasada değişiklikler yapılmalı
ve ödül şeklinde cezalar uygulanmamalıdır. Verilen cezalar, mağdurların mağduriyeti daha da fazla
artırmakta, trafik çarpışması davalarında kapsamlı soruşturmalar
yapılmamakta ve bu da güvenilir adaleti engellemektedir. Ve Yasa Koyucuların ve
de yasaları uygulayanların cezaların caydırıcı olması için yeni bir düzenleme
yapmalarını, “çarpıp-kaçan”ları ve bu tip eylemlerin ikinci derecede cinayet ve
ikinci derecede cinayete teşebbüs olarak kabul gören yasal düzenlemelerin
yapılmasını ve uygulanmasını istiyoruz.
6. Trafik
mağdurlarına, uluslararası standartların sağlanması, rehabilitasyon, yargı ve
sigorta konularında gerekli desteğin Devlet tarafından verilmesi talep
ediyoruz.
Tüm karar verici otoritelerin ve siyasetcilerin
Trafik Çarpışmalarına karşı ortak bir çalışma yapmasını, Yaklaşan seçim
sürecinde, yerel seçim kampanyalarında trafik çarpışmalarının önlenmesi ile
ilgili projelerin yer almasını, Devlet
desteği ile her birey, kurum ve kuruluşun katılacağı ortak bir kampanya ile yol
kayıplarına karşı mücadele istiyoruz…
Trafik Mağdurları Kimdir?
Trafik
mağdurları, trafik çarpışmaları sonucu oluşan çok büyük bir topluluktur. Din,
dil ve ırk ayırt etmeden, genç yaşlı dinlemeden, ölen, yaralanan, sakat kalan ve
geride kalanlar topluluğu. Dünyada, ülkemizin her tarafında ve neredeyse artık
her evde…
Trafik
çarpışmaları ve çarpışma sonucu yaşanan sorunları oluşturan etkenler ahtapot
gibi pek çok koldan oluşur. Bu sorunun ilgili kurumları da her bir aşamada
farklılık gösterir. Trafik mağdurları, çarpışma sonrası her kurum ile ayrı ayrı
uğraşmak ve hakkını aramak için çaba göstermek zorundadır.
Çarpışma
olduğu anda hemen acil yardım gerekmektedir. Bu anda Trafik Mağdurları Sağlık
Bakanlığı
ile karşılaşır. Ambulans ve acil yardım sonrasında hastane tedavisi gelir.
Ölümlü
ve yaralanmalı çarpışmalarda polis soruşturması yapılır ve polis çarpışma
dosyasını
hazırlar,
polis geldiği andan itibaren trafik mağdurları İçişleri Bakanlığı ile
muhataptır.
Polis
soruşturması bittikten sonra yargı süreci başlar ve trafik mağdurları Adalet
Bakanlığı ile karşı karşıya gelir. Bu arada sigorta şirketleri devreye girer.
Eğer çarpışmada yol kusuru varsa Ulaştırma Bakanlığı ve Belediyeler de trafik
mağdurlarının muhatabı olur. Trafik çarpışmalarında en büyük sorun, çarpışma
sonrasında yaşanan ve ödül gibi cezalarla sonuçlanan, mağdurların mağduriyetini
daha da artıran yargı sürecidir.
Genelde
kadermiş anlayışı Yargı döneminde hala devam etmekte, giden gitmiş, kalanı
kurtaralım düşüncesi, dava sürecinin her aşamasında kendisini göstermektedir.
Özellikle “çarpıp-kaçma” artık bir alışkanlık haline gelmiş ve hakim takdirinde
bir karar olduğu için de , basit bir trafik davası olarak görülmeye devam
etmektedir. AB ülkelerinde çarpıp
kaçmak, “yaşam hakkı ihlali” olarak yargılanmaktadır.“ Oysa çarpıp kaçmak bir
kaza değil, bilinçli olarak bir insanın yaşam hakkını ihalal etmektir. “ Hukuk
davasında çıkan tazminatlar ise hiçbir yaptırımı olmadığı için, zaman aşaması
sonunda ödenmeden yok olup gitmektedir.
Çarpışma
sonrasında alınacak ve alınması gereken rehabilitasyon ve psikolojik destek
sürecinde
de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı devreye girer. Bir de çarpışma sonrası
sakatlıklar vardır.
Uzun,
yıpratıcı ve çözümsüz bir süreçtir trafik mağdurlarının yaşadığı . Haklarımızı,
bu haklara nasıl ulaşacağımızı, davamıza nasıl sahip çıkacağımızı ve haklıyken
nasıl haksız duruma düşmeyeceğimizi hala bilmiyoruz.
Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü
Her yıl Kasım ayının 3. pazarı Dünya Trafik
Mağdurlarını Anma Günü, 1993 yılından itibaren Avrupa Trafik
Mağdurları Federasyonu FEVR tarafından
düzenlenmeye başlandı. 26 Ekim 2005
tarihinden itibaren Dünya Sağlık Örgütünün desteği ile BM tarafından Trafik
Mağdurlarını Anma Günü tanındı ve dünya genelinde katılım sağlandı. Türkiye’de
2007 yılından itibaren Trafik Mağdurlarını Anma Günü resmi olarak tanındı. “Bir
ülkenin trafik kayıplarına ve yaralanmalarına
gösterdiği önem, yol güvenliğine verdiği önemi de gösterir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder