Bizim için 7. Trafik Mağdurlarını Anma Gününü dün geçirdik. Bağdat Caddesi’ndeydik, Ankara ise
Kuğulu Park’ta. Ankara ilk etkinlik için çok heyecanlıydı ve çok da başarılı
oldular. Biz ise Şaşkın bakkal ışıkların yanında yolun kenarına ağacımızı ve
masamızı kurduk. Geçişe engel olmadık ama geride de değildik. Binlerce insan
önümüzden geçti. Kafalarını çevirip baktılar ama görmediler. Bazıları gördü ve “nasıl
olsa bu işler düzelmez” dedi, bazıları “bu iş çok fena” dedi, bazıları da
ilgilendi, dileklerini yazdı, uzun sohbet etti. Benim favorim bir beydi, yanıma
geldi ve bir kalem alabilir miyim dedi, buyrun dedim, ufak kağıt ile birlikte kalemi
verdim. Bu arada Fahri Trafik Müfettişi olduğunu söyledi, ben saf bir şekilde
kağıt ufak ise büyük kağıt vereyim size dedim, çünkü konu ile ilgili ya, belki
daha çok yazar diye. Verdiği yanıt ile bütün hayallerim yok oldu, çünkü “ben
sadece kalem istedim, ceza yazacağım da gördüğüm araçlara kalemim yok” dedi. Bunun üzerine bir şey dememek gerekirdi ama
ben de onun anlayacağı bir şekilde yanıt vermeyi uygun gördüm, “eğer kalem
istiyorsanız, trafik ile ilgili dileğinizi yazmanız gerekir” dedim. Yazdı, yazı
okunmuyor ama yazdı…
Yanımızda Cola standı vardı, fotoğrafını çektir kutuya
bastır gibi bir kampanya yapıyorlardı, önünde uzun kuyruklar vardı. Biz o
kuyruğa baktık kaldık. Yılda 8-10 bin kişiyi yollarda kaybeden bir ülkenin
vatandaşı olarak bir anda Cola şişesinin üzerinde resim olsam dedim…
Basın geldi, kameraları görünce insanlar toplandı,
yurdum insanının genel yapısı, görüş bildirmeyi, şikayet etmeyi sever ama çözümün
parçası olur musunuz diye sorduğunuzda, ben almayayım der. Bundan sonraki Anma
Gününde bir prodüksiyon şirketi ile anlaşıp birkaç kamera kiralayacağım ve en
azından televizyona çıkmayı isteyenler katılacaklar. Bir de gelecek yıl aşure
dağıtmayı uygun bulduk. Hem aşure zamanına denk geliyor hep, hem de bedava yiyecek
stantları hep kalabalık .
Bir de yakınlar var, konu ile ilgili olanlar, hep takdir
edip, takviye yapacağını düşündüğünüz zamanlarda
işi çıkanlar. En eğlenceli kısmı bu oluyor, etkinlik sonrası ya da öncesi
telefon susmuyor. “Çok gelmek istiyorduk ama ….. nokta noktanın devamı “lastik
patladı, yan yattı şeklinde “devam ediyor. “Çok önemli bir konu, biz de bu konunun
çok üzerinde duruyoruz. Terörden daha çok insanımızı çarpışmalarda
kaybediyoruz. Kanayan yara, acı tablo”
gibi cümle başları ile devam eden açıklamalar. Unutmayın ve hatırlayın, her yıl
kasım ayının 3. Pazarı Trafik Mağdurlarını Anma Günü.
Anma Günü için caddeye giderken Orhan Saat, Opsiyon
Haberde yayınlanan bir haber göndermiş, Sakarya’da bir minibüs sürücüsünün aldığı ceza haberi. “ Sakarya'da7 ayda, bir
ölümlü, 2 yaralamalı trafik kazası yapan, direksiyon başında uyuyup
bisikletliye çarptığı görüntülerle ülke gündemine giren O.G. isimli minibüs
şoförü, ölümlü kazadan 1 yıl 8 ay, direksiyon başında uyumaktan ise 2 ay 15 gün
ceza aldı. 3 ay süreyle ehliyetine el konması kararlaştırılan şoförün, cezaları
ertelendi.” Bu haber ilk yayınlandığında çok konuşulmuştu, dava öncesi, sürücü
açıklama yapmıştı “alkollü değilim yorgundum” diye. Özrü kabahatinden büyük
derler ya işte öyle bir şey… Ölümlü çarpışmadan 1 yıl 8 ay, uyumaktan da 2 ay
15 gün ceza almış. Bir de ehliyetine 3 ay süre ile el konmuş. Hiç mahkemeyi
işgal edip de zaman, para harcamasalardı daha iyi olurdu herhalde. İyi halden
ve sabıkasının olmaması nedeni ile de ceza ertelenmiş. Acaba bu kararı veren hakim hiç düşünmüyor mu?
3 ay sonra yeniden direksiyon başında olacak bu sürücü (tabi ehliyetsiz kullanırsa,
o başka!) ya alkolsüz ve yorgun olarak yine araç kullanırsa, kaç kişiye daha
zarar verecek? Ya da hiç mi aklına gelmez, benim karşıma çıkarsa bir gün
direksiyonda uyurken diye…
17 Kasım 2013 Pazar günü, Trafik Mağdurları Anma günü Bağdat
Caddesi ve Kuğulu Park dilek ağaçları, Cola standı, kalemi olmayan Fahri Trafik
Müfettişi , gelmek isteyip de işi çıkanlar ve Sakarya’daki minibüs sürücüsü ile
geçti bitti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder