28 Eylül 2015 Pazartesi

Sadece Bayram Günlerine Özel Önlemler ile Yollardaki Kayıplar Azalır mı?

Bir bayramı daha geride bıraktık. Yollar yine bildiğimiz gibi can aldı, manşetler yine” bilanço ağır oldu” diye çıktı. Aynı şeyleri tekrar edip, farklı sonuçlar bekledik, denetimi sadece bayramlık yaptık, kurallara uymadık, her zaman ki gibi “bana bir şey olmaz” dedik ve bir çeşit bilinç körlüğü yaşadık. “9 günlük bayram tatilindeki trafik kazalarında 134 kişi öldü, 816 kişi yaralandı.” www.ntv.com.tr. Kayıp ve yaralı sayıları sadece basına yansıyan çarpışma haberlerinden ve 27 Eylül 2015 saat 17.00e kadar olan çarpışmalar.
Son iki yılın bayramlarına baktığımızda ise gördüğümüz tablo çok da farklı değil.
2014 Ramazan Bayramı 4 Gün toplam 92 kayıp, 657 yaralı. 29 Temmuz 2014 Milliyet
2015 Ramazan Bayramı 4 Gün toplam 64 kayıp, 312 yaralı. 18.7.2015 Milliyet
2014 Kurban Bayramı 4 Gün toplam 58 kayıp, 295 yaralı.8 Ekim 2014  ww.aljazeera.com.tr
2015 Kurban Bayramı 9 Gün toplam 134 kayıp, 816 yaralı. 27.9.2015 www.ntv.com

Bayramlık önlemlerimizi alıyoruz, denetimler artıyor, uyarılar yapılıyor, trafik polisleri yollarda görev yapıyor ama biz sadece bayramlarda değil,  her gün yollarda ölüyoruz. Resmi olmayan rakamlara göre hala yılda 8.000-10.000 insanımızı yollarda kaybediyoruz. Yol kayıp ve yaralanmalarının neden olduğu bu büyük sorunu, her zaman tozu halının altına süpürür gibi, süpürüyoruz ve öteliyoruz.  Binlerce insanımızın yollarda yok oluşunu izliyoruz, arkasından genellikle kader diyoruz ve ne yazık ki yapılan her çalışmayı, tamamlanmadan bir proje dosyası olarak raflara kaldırıyoruz. Yıllar önce bir trafik yasası hazırlandı ve 2008 yılından beri Meclis’te bekliyor. Torba yasadan yasalar çıktı ama yönetmelikler ve uygulamalar çıkmadı. Günü kurtaracak çözümlerle karayolu ölüm ve yaralanmalarını azaltmaya çalışıyoruz. 2009 yılında Moskova’da 10 yıllık Eylem Planını imzalamış bir ülke olarak sorumluluklarımızı yerine getirmiyoruz. Denetimi sürekli yapmazsak, toplumun her kesiminde karayolu ölüm ve yaralanmaları ile ilgili bir farkındalık oluşturmazsak ve, bu büyük sorunu bir devlet politikası olarak çözümlemezsek her yıl aynı manşetleri atarız, her yıl binlerce yeni trafik mağdurunu aramızda görürüz. Açılışlara, ,temel atma törenlerine ayırdığımız zamanın ve bütçenin  sadece dörtte birini  karayolu ölüm ve yaralanmalarını azaltmak için ayırabilseydik, bu kadar kabarık rakamlarla karşılaşır mıydık?  
Bir de madalyonun diğer yüzü var, trafikte meydana gelen ölüm ve yaralanmalar sadece bir rakam ya da istatistik değildir. Trafik mağdurlarının hepsi gerçek insanlar ve yaşananlar gerçek aile trajedileri. Trafik çarpışması sonucu bir yaşamın kaybının ardından, geride kalanların da kayıpları çok fazladır.   Ailesi, arkadaşları, okulu, işi, sosyal çevresi ve ülkesi de onu kaybetmiş olur. Çarpışma ardından gelen sorunlar, yaşanan sıkıntılar ve hak alma çabaları yıllarca sürmekte, yaşanan kaybın yanında yeni mağduriyetler de ortaya çıkartmaktadır.
Biz trafik kazası demiyoruz çünkü “kaza” kelimesi baştan affetmeyi öngörüyor. Oysa yaşananların hepsi dikkatsizlik ve sorumsuzluk nedeniyle meydana geliyor yani “öngörülebilir”. Güvenli yollar ve araçlar yapmazsanız yol güvenliğini sağlamazsınız; kırmızı ışıkta geçerseniz, bir çarpışmaya neden olursunuz, hızınızı kontrol edemeyecek şekilde artırırsanız, istenmeyecek sonuçları ortaya çıkarırsınız ve birine çarpıp kaçarsanız “bir insanın yaşam hakkını elinden alırsınız”. O zaman neden hala “kaza” diyoruz!