20 Temmuz 2015 Pazartesi

Çiçekçi Mehmet Emin Kaya

Çiçekçi Mehmet Emin Kaya 11 Temmuz 2015 tarihinde saat 3.30 da, muhtemelen alkollü, sorumsuz ve güya bir hukuk öğrencisi tarafından öldürüldü. Buna kimse kaza diyemez, çünkü arabayı orada bırakıp, elini kolunu sallaya sallaya kaçtı ve işin komiğin hala yakalanmadı. Babası açıklamış, psikolojik tedavi görüyormuş, bitince kendi eliyle teslim edecekmiş, ey katilin babası senin oğlunun psikolojisi bozulmuş ama Mehmet’in hayatı bitmiş ve Mehmet’in hayatını senin oğlun almış. Belki istemeden almış ama o arabadan çıkıp gitmesiyle, Mehmet’i orada bir başına bırakmasıyla, silahla vurması arasında bir fark kalmamış.
Suat’tan bir köşe önce olmuş çarpışma, Feride geçidinde, Suat da Mark’s&Spencer önünde, Mehmet 34 yaşındaymış,  Suat 35, Mehmet’e  3.30’da çarpmış, Suat’a 3.43…
Mardin’liymiş aslen Mehmet, ailesi İzmir’e taşınmış.  15 yıl, Barış Büfenin karşısındaki çiçekçide çalışmış, Ziraat bankasının önündeki,  çok iyi bir çocuktu diyor tanıyanlar. Evlenmek için ayrılmış, evlenmemiş ve 2 yıl önce Feride Geçidinin orada kendi tezgahını açmış. Ailesi çiçekçileri gezmiş, kimseye borcu var mıydı diye, alacağı çıkmış Mehmet’in, toplanan para ile hayır yapacakmış ailesi. Anlaşmak için haber göndermiş katilin babası, Mehmet’in ailesi olmaz demiş, anlatıyorlar, yeraltındanmış babası, korkutuyormuş ama Mehmet’in ailesinde öğretmenler, avukatlar var, hapse girmesini istiyorlar  diye…
Bu basit bir trafik çarpışması davası değil, en iyi olasılıkla bilinçli olarak bir insanın yaşamına kast etmek. Ağır cezada yargılanması gerek. Teslim olduğu anda hapise girmesi gerek. Mehmet’in ailesinin araca tedbir koydurması ve inceleme istemesi gerek. Alkol 3 günde vücuttan temizlenir ama uyuşturucu 3 ay kıl kökü testi ile tespit edilebilir, mutlaka kıl kökü testi istenmesi gerek.  Giden gitti, kalanı kurtaralım mantığının işlememesi gerek bu davada. Yapanın da ceza aldığı bir sonuç olmalı artık yargıda. Baba oğlunu koruyor ya da koruduğunu sanıyor ama bu arada başka insanları tehdit ve korkutma yolu ile baskı yapmaya çalışıyor, oysa bu ülkede bir devlet varsa, adalet denilen bir sistem varsa, kimsenin hakkı zorbalıkla alınmaz, alınmaması gerek.

Ben bu filmin benzerini 9 yıl önce yaşadım, o zaman ağır cezada dava görülsün diye 3 kez üst mahkemeye başvurmuş ve sonunda kabul ettirmiştim ama ihmal sonucu kasten adam öldürmekle açılan dava sonunda 2.6 yıl ceza ile bitmişti. Haklıyken haksız duruma düşerek ve yargı ile ilgili tüm  iyi düşüncelerim yok olarak bitti benim davam. Manevi tazminat hala açık  ve dosya kapanmasın diye , hala uğraşıyorum. Bir gün mutlaka bu ülkede de çarpıp kaçmak 2. Derece cinayet olarak yargılanacak ve Mehmet’in davasında da yasada yer alan ve olması gereken karar uygulanacak.

14 Temmuz 2015 Salı

Trafik çarpışmaları için tutulan istatistiklerde, yollarda hayatını kaybetmeyen ve yaralanmayanların sayısını öğreneceğiz

Bir bayram daha geldi, tatil başlamadan yollar can almaya başladı. Bayrama 2 gün kala, 14 Temmuz 2015 basına yansıyan trafik çarpışmalarında, yollarda hayatını kaybedenlerin sayısı 32,  yaralı sayısı ise  164.  Yakın bir zamanda,  trafik çarpışmaları için tutulan istatistiklerde,  yollarda hayatını kaybetmeyen ve yaralanmayanların sayısını öğreneceğiz. Her gün yollarda ölüyoruz ve yaralanıyoruz, her gün çarpışma haberlerini okuyoruz ve her gün bu kadar ölümlerin,  yaralanmaların ardından kafamızı yine kuma sokup, görmeden, önlemeden, sonrasında destek vermeden, ödül gibi cezalar veren bir yargı sistemi içinde yaşayıp gidiyoruz.    
TUİK ve Emniyet Genel Müdürlüğünün istatistiklerine göre,  trafik çarpışmalarının   % 88’nin sürücü kusurlarından kaynaklandığını göstermektedir.  Bir anlık dikkatsizlik ve kural tanımazlık, binlerce insanın hayatının yok olmasına neden oluyor.
14 Temmuz 2015 Maltepe sahil yolunda kırmızı ışıkta bekleyen bir motosiklet sürücüsü olay yerinde hayatını kaybetti. Neden aşırı hız nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybedip, karşı yöne geçen bir araç. Siz hiç kırmızı ışıkta beklerken, karşı yönden bir araç benim üzerime düşecek ve ben hayatımı kaybederim diye düşünür müsünüz? Fakat aşırı hız nedeni ile direksiyon hakimiyetini kaybedeceğinizi her zaman düşünürsünüz, bu bir kaza mıdır o zaman?
11 Temmuz 2015, yer Bağdat Caddesi, saat 3.30, aşırı hızlı olduğu  söylenen bir araç direksiyon hakimiyetini kaybedip, çiçekçinin hayatını kaybetmesine neden oldu ve aracı bırakıp kaçtı. Araç belli, plaka belli, her taraf güvenlik kamerası dolu ve sürücü hala yakalanamadı. Çarpışma olana kadar belki bu sonucu istemedi sürücü ama olay anında kendini kurtarmak için kaçtı, o zaman  planlanmış bir cinayetten bir farkı var mıdır bu olayın?
11 Temmuz 2015, yer Bağdat Caddesi,  makas atarak ilerlediği söylenen bir araç kaldırımda yürüyen 3 gence çarptı, 18 yaşındaki Hasan Hüseyin Koşum feci bir şekilde hayatını kaybetti,  19 yaşındaki  Nurettin Gümüş  ve 18 yaşındaki  Selami Yüksel yaralandı. Sürücü sağ ön lastiği patladığı için tutuklanmadı, acaba sürücünün hızı kontrol edilebilir olsaydı 1 kayıp ve 2 yaralı olur muydu?
1 haziran 2015 tarihinde zorunlu trafik sigortası değişti, araçlar kolaylık sağlayan değişiklikler yapılmış. Yedek parça kullanımı, aracın değer kaybı gibi bir tenekeye gelebilecek zararlar teminat altına alınmış ama insanların gördüğü zararlar teminat dışında bırakılmış. Sağlık giderleri SGK ya devredilmiş, tek taraflı çarpışmalarda tazminat hakkı yok edilmiş, tazminat hesaplamasında asgari ücret baz alınmış. Trafik kanunumuzda yer almayan yaya ve insan faktörü, zorunlu trafik sigortasının da dışında bırakılmış.
Bayram geliyor, yollar kalabalık, her tarafta ayrı bir çarpışma var. Hepimiz biliyoruz,
Hız bizi değil, biz hızımızı kontrol etmeliyiz.
Emniyet kemeri mutlaka kullanmamız gerek.
Trafik işaretlerine uymamız gerek.
Gerekli takip mesafesini korumamız gerek.
2 saatte bir 15 dakikalık molalar vererek yola devam etmemiz gerek.
Uykulu ve yorgun yola çıkmamak gerek.
Yolda traktörlere, ağır vasıtalara , yol çalışmaları ve mıcırlı yola dikkat etmek, ağır yemek yememek, dikkati düşürecek ilaç kullanmamak gerek.
Alkollü araç kullanmayı artık söylememek bile gerekir çünkü %40 artan bir risk olduğunu biliyoruz. Tüm bu önlemleri biliyoruz ama uygulamıyoruz.
Bana bir şey olmaz demeden araç kullandığımız, kayıpların ve yaralanmaların olmadığı iyi bir bayram olsun.
Suat Ayöz Trafik Mağdurları Derneği




6 Temmuz 2015 Pazartesi

Günlük ve mevsimlik olarak, biz her gün yollarda ölüyoruz ve sadece istatistiklere giriyoruz.

Bu gün sabah 05.30’da  Manisa'nın Gölmarmara ilçesinde, kasasında tarım işçileri taşıyan kamyonet, süt tankeri ile çarpıştı. Şerit ihlali yaptığı söylenen tanker ile çarpışan  kamyonette bulunan 13’ü kadın 15 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi de yaralandı. Belediye Başkanı ilk açıklamasında, "Bu yol dar ve problemlidir. Yıllardır sıkıntı yaşıyoruz ve inşaat halen devam ediyor. Yılan hikayesine döndü bu iş. Devlet büyüklerinden bir an önce bu inşaatın bitirilmesini istiyoruz. 1 yıl içinde 10-15 kaza oldu ve 20'nin üzerinde kayıp var. Bu yol ölüm yolu olmuştur..." demiş. (www.haberler.com) Duble yollarımızla övündüğümüz memleketimizde yollar her gün can almaya devam ediyor. 2015 Haziran ayında basına yansıyan ve bizim gördüğümüz çarpışma haberlerinin derlemesinden çıkan sonuç, 262 kişi yollarda hayatını kaybetmiş, 1.542 kişi yaralanmış. Günlük ve mevsimlik olarak, biz her gün yollarda ölüyoruz ve sadece istatistiklere giriyoruz.  Oysa denetimler, yönetmeliklerde yazdığı şeklinde yapılmış olsaydı, belki ölmezdik bu kadar çok yollarda.   
2010 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Geçici Tarım İşçileri için  bir eylem planı hazırlamış.  Ulaşım ile ilgili hazırladıkları hedeflerini ve faaliyetlerini belirlemiş. 1. Hedef olarak, mevsimlik gezici tarım işçilerinin ulaşımlarının ucuzlatılmasını belirlemiş. Bunun için Demiryollarından yararlanılması, seferlerin artması, bekleme alanlarının yaratılmasını da faaliyetleri olarak yayınlamış. Gezici tarım işçilerinin yol güvenliklerinin artırılmasını da 2. Hedef olarak belirlemiş. Faaliyetleri kısmına da tarım işçilerini taşıyacak araçlarla ilgili düzenlemelerin yapılacağı,  denetimlerinin yapılacağı,  uygun olmayan yollardan yolculuk yapmalarının engelleneceği ve gereksinim halinde kamuya ait tesislerde geçici konaklama yaptırılacağı yer almış. (http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/ShowProperty/WLP%20Repository/csgb/slogan/dosyalar/dokuman4)  Aradan geçmiş 5 yıl, Demiryolları aktif hale geleceğine atıl hale gelmiş, araçlarla ilgili düzenlemeler ve denetimler ise bir proje olarak dosyalarda kalmış. 2014 bir rapor hazırlanmış ve Meclis’e sunulmuş.  METİP’e (Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Projesi) ödenek de aktarılmadığına dikkat çekilmiş,  Meclis raporunda, “Oluşturulan yapının bir proje olarak kurgulanması ve ödeneği aktaran kurumun ödeneği kullanan kurumu denetleyemediğinden tahsis edilen ödeneklerin etkin ve verimli kullanılması da sağlanamamıştır” denilmiş. (http://zete.com/tbmmden-mevsimlik-iscilerle-ilgili-carpici-rapor-metip-projesi-etkin-calistirilmadi/)  Birkaç gün medya ve karar vericiler bu konu ile ilgili açıklamalar yapar, medya kuruluşları dosyalar hazırlayıp yayınlar, sonra istatistiklerin, proje dosyalarının arasına koyarlar ve biz yine devam ederiz yollarda ölmeye.

Her çarpışma sonrası, kayıp ve yaralanmanın ardından bir de yargı, sigorta, rehabilitasyon süreci başlar. 15 insanın yaşamını kaybetmesi, 2 insanın da yaralanması ülkemiz gündeminden hemen kalkar. Birkaç günlük denetim ve önlemler kısmi olarak belki devam eder ama bu çarpışma ile istatistiklere giren trafik mağdurları uzun ve yıpratıcı bir sürece girer. 1 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni Zorunlu Trafik Sigortası ile artık tüm tedavi masrafları SGK tarafından karşılanacak ve trafik sigortasının hiçbir yükümlülüğü olmayacaktır. 2 yaralının uzun süreli tedavisi olacak ve bakıma gereksinimi olacak ise bununla ilgili hiçbir destek almayacaktır sigortadan. Kamyonetin eğer taşıma sigortası yoksa vefat tazminatları için de uzun yıllar sürecek dava süreci ile karşılaşacaklardır. Kamyonet sürücüsüne açacakları manevi tazminatı davasından sonuç çıksa bile, sürücünün üzerinde malı mülkü yoksa bu bedel de alınamadan yok olacaktır. Bizim kanunlarımızda manevi tazminatlar ödenmediği takdirde, zaman aşımı sonunda dosya ile birlikte kapanıyor ve dosyayı açık bırakmak için sürekli icra işlemi yaptırsalar bile, sanıklar üzerlerine mal almayıp, banka kullanmadan hayatlarını geçirebiliyor çünkü ödemeleri gereken parayı ödemedikleri zaman kanunda hiçbir yaptırım yok. İşte tüm bu nedenlerle, biz trafik kazası demiyoruz çünkü “kaza” kelimesi baştan affetmeyi öngörüyor. Oysa yaşananların hepsi dikkatsizlik ve sorumsuzluk nedeni ile meydana geliyor. Kamyonetin ayakta bu kadar insanı taşıyamayacağı baştan öngörülebiliyor,  o zaman neden hala “kaza” diyoruz.