21 Kasım 2013 Perşembe

Çocuklar, çarpışmalar ve Dünya Çocuk Hakları Günü...

Dünya Trafik Mağdurları Günün ardından hafta yine bol çarpışmalı başladı. Dün (20.11.2013)Güngören'de bir Minibüs hız ve sollama nedeni ile köprüden uçtu, 2 kişi hayatını kaybetti ve 2 de yaralı var. Olay anı ile ilgilenen medya hemen sonrasında haber yapmaya başladı. 2 gün önceki Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü zaten önemli değildi. Görüntü kayıtlı haberi sürekli gösterdiler ama bu gün unutulur gider. Minibüstekiler travmalarıyla, kayıpların yakınları acılarıyla, yaralılar tedavileriyle bir başlarına kalırlar.
Minibüsler denetlenecekti sürekli, yazılıp çizildiydi, ayakta yolcu almayacaklardı, sürücü eğitimleri verilecekti ama 3-5 yapıldı bitti. Belki bu gün yine yapılıyordur, yarın unutulur. Bizim takip etmemiz gerekiyor, biz talep edeceğiz ki, yönetenler yapacak. Şikayetlerimizi bıkmadan usanmadan söyleyeceğiz ki, çözüm yaratsınlar, Öyle bir şey olmaz nasılsa deyip, yürüyüp gitmeyeceğiz çünkü tüm kurallar ve denetimler bizim için koyuluyor. Eğer uygulanmayacaksa neden koyup boşa zaman harcıyorlar.
Pazartesi günü bir okula seminere gittim. Biraz karışıklık oldu başta, bana 11-14 yaş denmişti, katılımcılarım 7-9 yaştı. Arabayı park ederken 3 çocuk top oynuyordu, ben gelince içeri girmek zorunda kaldılar. Yaklaşık 1 saat boyunca "nereden geldi bu kadın?" bakışı ile baktılar. 7-9 yaş katılımcılarım şahane bir şekilde aynı anda konuşup, aynı anda soru sorup, aynı anda bağıra biliyorlardı. Öğretmenleri ise onlar sussun diye daha fazla bağırıyordu. Bağırış çağırış başladık, kuralların ne olmasını gereketiğini hepsi biliyordu, çocuktan al haberi derler ya, yaya geçidinde arabalar ne yapmalı diye sorduğumda birisi kalkıp, yavaşlamak gerekir ama annem de babam da hızlanıyor, annemin babamın yaptığı doğrudur örtmenim dediler. Üst geçit sevmediklerini, tellerden atlarken "spider man" olduklarını anlattılar. Hepsi hızlı araba kullanmak istiyor. Emniyet kemerini sadece ön koltukta takıyor. Anne ve babaları genelde direksiyonda cep telefonu kullanıyor, sadece bir kaç tanesi özellikle kulaklık kullandıklarını söyledi. Özel bir okuldu bu okul, konumu itibariyle tam virajın keskin yerinde ve akan bir trafikte giriş kapısı, Büyükşehir'e defalarca dilekçe verdikleri halde "trafik ışıklarını" koyduramamışlar. Eğlenceli bir sunum oldu, biraz sese zararlıydı, bağırarak konuşmak gerekiyordu ama beni tekrar çağırdı çocuklar, hatta sonuna doğru top oynayanlar bile yine gel dediler. Şimdi onlardan 2 tanesi ile radyo programı yapacağız, bunu da çok ciddiye aldılar, kim gelecek diye önce bir bağırtı oldu. Öğretmenlerinin seçeceğini söyleyince, taşlar ortaya döküldü. Saç çekenin kim olduğundan, sınıfı kirletene kadar bütün gizli kalmış herşey isim isim çıktı ortaya. Öğretmen seçince haber verecekler. Bu hafta sonu da trafikle ilgili dileklerini gönderecekler. Çok keyifli dilekler çıkacaktır sanırım. Hiç birisi sokakta oynamamış, sokakta tek başına yürümemiş, sitede oturanlar sadece bisiklete biniyormuş, diğerleri ancak hafta sonu anneleri ya da babaları parka götürürse biniyormuş. Ben çocukken diye söze başlamıştım ama hevesim kursağımda kaldı çünkü bir tanesi "örtmenim çok eski yani biz bilemeyiz o zamanları" dedi...
Dün "Çocuk Hakları" günüydü, trafik çarpışmalarında yaşamını yitiren her 100 kişiden 26'sı çocuk... Yılda 10.000 kişi desek, 2.600 çocuk yollarda hayatını kaybediyor. Oysa her çocuğun en temel hakkıdır "Güvenli yollarda yürümek". Çocuklar için ve kendimiz için "Güvenli yollar ve yasal düzenlemeleri"i
stiyorum. Siz de isteyin, sokağa adımımı attığım attığım andan itibaren yollarda kurban olmamak için isteyin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder