22 Ekim 2013 Salı

Ve yine trafik mağdurları...


Gazeteler, bayram sonrası  yer verdiği haberlerde yine yazdılar,  “Yollar Kana Bulandı”, “Acı Tablo”…  Uzun bayram tatilinde   meydana gelen trafik kazalarında, 131 kişi hayatını kaybetti,  6 bin 738 kişi de yaralandı . Bir de bu rakam sadece olay anında hayatını kaybedenleri kapsıyor, hastanede ya da daha sonra hayatını kaybedenler bu rakama dahil değil.
“Verilere göre, bayram tatili süresince 3 bin 319 kaza meydana geldi.Kurban Bayramı'nda 9 günlük tatili fırsat bilerek tatili başka yerde geçirmek isteyen vatandaşlar yolları kana buladı. Yurtta meydana gelen trafik kazalarında 131 kişi öldü, 6 bin 738 kişi de yaralandı. Tatilin ilk 9 gününde en fazla ölümlü kazalar, 37 kişinin yaşamını yitirdiği Kurban Bayramı'nın ikinci günü oldu ve bu kazalarda bin 24 kişi de yaralandı. En az ölümlü kaza ise arife gönü olan 14 Ekim pazartesi günü oldu.Kurban Bayramı tatili süresinin aynı olduğu 9 gün içerisinde 2010, 2011 ve 2013 yılı trafik kazaları karşılaştırıldığında; 2010 yılında 98 ölümlü kazada 122 kişi hayatını kaybetmişken,2011 yılı Ramazan Bayramın da 109 ölümlü kazada 144 kişi hayatını kaybetti. 2013 yılında ise 95 ölümlü kazada 131 kişi hayatını kaybettiği belirlendi. www.haberler.com
Trafik ve trafik çarpışmaları ülkemizin en önemli sorunlarından biridir. Yıllardır sürüp gitmekte ve kanıksanmış bir sorun olarak da büyümeye devam etmektedir. Trafik çarpışması ve sonrasında yaşananlar, her gün ortaya çıkan çözümsüzlükler ise azalacağına , her geçen yıl daha da artmaktadır. Biz trafik kazası demiyoruz çünkü “kaza” kelimesi baştan affetmeyi öngörüyor. Oysa yaşananların hepsi dikkatsizlik ve sorumsuzluk nedeni ile meydana geliyor. Bir anda gideceğiniz yere asla gidemiyorsunuz ya da bir başkasının gitmesine engel oluyorsunuz. Biraz dikkat etsek, önce kendi güvenliğimizi düşünsek, kendi sorumluluğumuzu anlasak, sadece kendimizi düşünmesek, bizim başımıza gelmez demesek belki de yollarda bu kadar çok kayıp vermeyiz.
Trafik mağdurları, trafik çarpışmaları sonucu oluşan çok büyük bir topluluktur. Din, dil ve ırk ayırt etmeden, genç yaşlı dinlemeden, ölen, yaralanan, sakat kalan ve geride kalanlar topluluğu. Dünyada, ülkemizin her tarafında ve neredeyse artık her evde…
2011 yılı Emniyet genel Müdürlüğü resmi rakamlarına göre, Toplam ölümlü çarpışma sayısı 277 bin 976 .  Bu çarpışmalarda yol kurbanı sayısı, 3 bin 268 kişi . Yaralanan kişi sayısı ise 237 bin 701 .
·         Yalnız bu rakamlar sadece olay anında hayatını kaybedenleri kapsıyor. Uzmanlar bu rakamın 3 ile çarpılması gerektiğini söylüyor.
Trafik çarpışmaları ve çarpışma sonucu yaşanan sorunları oluşturan etkenler ahtapot gibi pek çok koldan oluşur. Bu sorunun ilgili kurumları da her bir aşamada farklılık gösterir. Trafik mağdurları, çarpışma sonrası her kurum ile ayrı ayrı uğraşmak ve hakkını aramak için çaba göstermek zorundadır. 

Çarpışma olduğu anda hemen acil yardım gerekmektedir. Bu anda Trafik Mağdurları Sağlık
Bakanlığı ile karşılaşır. Ambulans ve acil yardım sonrasında hastane tedavisi gelir. 

Ölümlü ve yaralanmalı çarpışmalarda polis soruşturması yapılır ve polis çarpışma dosyasını
hazırlar, polis geldiği andan itibaren trafik mağdurları İçişleri Bakanlığı ile muhattaptır.

Polis soruşturması bittikten sonra yargı süreci başlar ve trafik mağdurları Adalet Bakanlığı ile karşı karşıya gelir. Bu arada sigorta şirketleri devreye girer. Eğer çarpışmada yol kusuru varsa Ulaştırma Bakanlığı ve Belediyeler de trafik mağdurlarının muhatabı olur. Trafik çarpışmalarında en büyük sorun, çarpışma sonrasında yaşanan ve ödül gibi cezalarla sonuçlanan, mağdurların mağduriyetini daha da artıran yargı sürecidir.
Genelde kadermiş anlayışı Yargı da hala devam etmekte, giden gitmiş, kalanı kurtaralım düşüncesi, dava sürecinin her aşamasında kendisini göstermektedir. Özellikle “çarpıp-kaçma” artık bir alışkanlık haline gelmiş ve hakim takdirinde bir karar olduğu için de , basit bir trafik davası olarak görülmeye devam etmektedir. Oysa AB ülkelerinde çarpıp kaçmak, “yaşam hakkı ihlali” olarak yargılanmaktadır. “ Oysa çarpıp kaçmak bir kaza değil, bilinçli olarak bir insanın yaşam hakkını ihalal etmektir. “
Çarpışma sonrasında alınacak ve alınması gereken rehabilitasyon ve psikolojik destek
sürecinde de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı devreye girer. Bir de çarpışma sonrası sakatlıklar vardır.

Uzun, yıpratıcı ve çözümsüz bir süreçtir trafik mağdurlarının yaşadığı . Haklarımızı, bu haklara nasıl ulaşacağımızı, davamıza nasıl sahip çıkacağımızı ve haklıyken nasıl haksız duruma düşmeyeceğimizi hala bilmiyoruz. Adalet ve adaletin eksikliği trafik mağdurlarının en önemli sorunu.

İnsan yaşamı, engelli bir koşu. Bu koşu içerisinde önümüze birçok engel çıkıyor. Trafik çarpışmaları  ise, bu engellerin en büyüğü. Sorumsuzluk, dikkatsizlik ve duyarsızlık sonucu oluşan kazalar, bazen yok ediyor, bazen de  sakat bırakıyor. Dünya genelindeki trafik kazalarında her yıl 1.2 milyonun üzerinde insan ölmekte ve bu rakamın çok üstünde yaralanmalı kazalar meydana gelmektedir. Yaralanmalı kazaların büyük bir bölümü de kalıcı sakatlıklara neden olmaktadır. Ölen her insanın yanında en az bir kişi de hayat boyu sürecek sakatlıklarla baş başa kalmaktadır. Ülkemizde resmi olmayan yıllık rakamlara göre yollarda 8.000-10.000 kişi hayatını kaybetmektedir. Bu da bir terör. TRAFİK TERÖRÜ....

Ateş düştüğü yeri yakıyor ama trafik kazalarının yol açtığı gerçek yangın çok daha fazlasını içeriyor. Özellikle 45 yaş altı ölümlerin birinci nedeni trafik çarpışmaları. Bu çarpışmalar ülkemizde ve dünyada her gün, birçok ailenin hayatını karartmaya devam ediyor. Çarpışma  nedeni ile yaşanan acı kayıplar, yaralanmalar ve sakat kalmalar, mağdurların ve mağdur yakınlarının yaşam kalitesini düşürüyor. Çarpışma sonrası, özellikle yargı safhasında verilen/alınan cezaların yetersizliği, mağdurların acıları ve kayıplarının yanında haklı olduklarını ispatlama/kanıtlama çabaları, adalet ve sigorta kurumları ile yaşanan iletişimsizlik, ortaya çıkan sorunların çözümsüz kalmasına neden oluyor.  “Avrupa Trafik Mağdurları Federasyonu” FEVR ‘in yaptırmış olduğu araştırmaya göre ölümlü trafik çarpışmaları  sonrasında yaşanılan ölüm acısı, 1/3 oranında insanın çarpışmadan sonraki 3 yıl içerisinde intihar ettiğini, %62 oranında insanın da depresyon altında olduğunu göstermektedir. Biz de bu mağdurlardan biriyiz. Ve ne  yazık ki ne ilk, ne de sonuncu olacağız.

9 Nisan 2006 günü Suat Ayöz’ü kaybettik, çarpan bırakıp kaçtı, 9 gün sonra geldi. Kaza sonrası yaşadığımız ve hala yaşamaya devam ettiğimiz bir yargı süreci geçirdik.  Ne yapmamız gerektiğini ve nasıl yapmamız gerektiğini, haklarımızı ve bu hakkımıza nasıl sahip çıkacağımızı bize destek olan, acımızı paylaşan ve de kendi geçirdikleri kötü süreci bize aktaran dostlarımız sayesinde geçirmeye çalıştık. Ve bu deneyimlerimizi Suat’ın adına kurduğumuz dernekte sürdürmeye çalışıyoruz “Suat Ayöz Trafik Mağdurları Derneği” . Yargı sürecinde başarılı olamadık, iç hukuk hakkımız bitti ve AHİM sürecine başladık. Bu süreç de dosyanın iadesi ile sonuçlandı ve şimdi yeni bir dava açacağız. Ama herşeye rağmen inanıyoruz, sonunda başarılı olacağız.

Ve şunu biliyoruz ki, çarpıp-kaçmak, hakim takdirinden çıkarılıp, Türk Ceza Kanununda yer alacak bir yasa maddesi çıkana ve çarpıp-kaçmanın “bilinçli olarak yaşam hakkını elinden almak” olarak yasada yer almana  kadar çalışacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder