Sadece 20-23 Şubat 2015 tarihleri
arası ve 23 Şubat 2015 saat 17.45’e kadar, basına yansıyan trafik çarpışması
haberleri sonucu 31 kişi hayatını kaybetmiş, 181 kişi de yaralanmış… Biz
yollarda ölüyoruz, yaralanıyoruz ve sakat kalıyoruz ama bir türlü karar
verenler bir araya gelip de bu konu da karar veremiyorlar ve biz yine ölmeye
devam ediyoruz.
Gündem çok yoğun, ülkem çıldırmış
gibi, her gün gencecik insanlar hayatını kaybediyor, kadına şiddet, işsizlik, ekonomik
sıkıntılar hepsi her gün yaşanıyor. Seçim yaklaşıyor, gündem karışıyor.
Siyasiler her gün bir konu ile ilgili konuşuyor, seçim bildirgeleri
hazırlanıyor. Aday adayları kendi tanıtımlarını hazırlıyor. Tüm bunlar olurken,
biz yine yollarda ölüyoruz, yaralanıyoruz ve sakat kalıyoruz…
Hep 3. Sayfa haberi olarak ve her
zaman ötelenen bir sorun halinde trafik çarpışmaları ile yaşamamıza devam
ediyoruz. Hiçbir siyasi bu konuyu dikkate almıyor; seçim bildirgesine ulaşım
ile ilgili projeler yazılıyor ama trafik mağdurları ile ilgili hiçbir cümle
yazılmıyor. Adalet biz trafik mağdurları için hiç olmadı çünkü hep kader olarak
değerlendirildi ve giden gitmiş, kalanı kurtaralım dendi. Sigorta,
rehabilitasyon, hastane ve sonrasındaki bakım hizmetleri ise her zaman var gibi
gösterildi ama yok oldu.
Biz resmi olmayan rakamlara göre her
yıl 10.000 kişiyi yollarda kaybediyoruz, en az 250.000 kişi yaralanıyor ve FEVR’in
araştırma sonucuna göre, her yıl hayatını kaybeden kişi sayısı kadar insanımız
da sakat kalıyor. Bu sayı karar verenlere az mı gözüküyor acaba? Bir söz
vardır,” bir kişinin ölümü trajedi, bir milyon kişinin ölümü ise istatistiktir”.
Trafik mağdurları istatistik olarak algılanmaya devam ediyor.
Denetimin sürekli olması için ve
mevcut yasaların uygulanması için daha ne bekliyoruz? Çarpıyor, kaçıyor, bir
yada birçok insanın yaşam hakkını elinden alıyor, lütfen tutuklanıp, ilk
duruşmada serbest bırakılıyor ve temiz giyinip, pişmanım dediği için ve taşkınlık
yapmadığı için iyi hal nedeni ile cezası iniyor, genelde para cezasına çevrilip
dava bitiyor. Biz uğraşıyoruz yıllarca dava için, tazminat hakkı için ve
sonunda kalıyoruz tek başımıza…
Oysa, cezaların caydırıcı olması ve
mağdurların haklarına ulaşabilmeleri, bizim gelişmiş ülke standartlarına
ulaşmamızın bir göstergesi olacaktır. Mağduriyete neden olan faktörlerin belirlenip
tespit edilmesi, benzer mağduriyetlerin
tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması ve yasal düzenlemelerin hayata
geçirilmesi de yeni mağduriyetlerin yaşanmaması için en önemli etkendir.
Özellikle trafik çarpışmalarında ve ülke çapında gerçekleşen yol güvenliği
projelerinde meydana gelen çarpışmalar ve çarpışmalar sonucunda alınan/verilen
cezalar, yaşanan mağduriyetler tam anlamı ile incelenip, olmaması için gerekli
önlemler alınsa ve uygulansa hala yollarda 10.000 insanımızı kaybeder miyiz?
Trafik
Mağdurları Kimdir?
Trafik mağdurları, trafik
çarpışmaları sonucu oluşan çok büyük bir topluluktur. Din, dil ve ırk ayırt
etmeden, genç yaşlı dinlemeden, ölen, yaralanan, sakat kalan ve geride kalanlar
topluluğu. Dünyada, ülkemizin her tarafında ve neredeyse artık her evde…
Trafik çarpışmaları ve çarpışma
sonucu yaşanan sorunları oluşturan etkenler ahtapot gibi pek çok koldan oluşur.
Bu sorunun ilgili kurumları da her bir aşamada farklılık gösterir. Trafik
mağdurları, çarpışma sonrası her kurum ile ayrı ayrı uğraşmak ve hakkını aramak
için çaba göstermek zorundadır.
Çarpışma olduğu anda hemen acil yardım
gerekmektedir. Bu anda Trafik Mağdurları Sağlık
Bakanlığı ile karşılaşır. Ambulans ve
acil yardım sonrasında hastane tedavisi gelir.
Ölümlü ve yaralanmalı çarpışmalarda
polis soruşturması yapılır ve polis çarpışma dosyasını
hazırlar, polis geldiği andan
itibaren trafik mağdurları İçişleri Bakanlığı ile muhattaptır.
Polis soruşturması bittikten sonra
yargı süreci başlar ve trafik mağdurları Adalet Bakanlığı ile karşı karşıya
gelir. Bu arada sigorta şirketleri devreye girer. Eğer çarpışmada yol kusuru varsa
Ulaştırma Bakanlığı ve Belediyeler de trafik mağdurlarının muhatabı olur.
Trafik çarpışmalarında en büyük sorun, çarpışma sonrasında yaşanan ve ödül gibi
cezalarla sonuçlanan, mağdurların mağduriyetini daha da artıran yargı
sürecidir.
Genelde kadermiş anlayışı Yargı
döneminde hala devam etmekte, giden gitmiş, kalanı kurtaralım düşüncesi, dava
sürecinin her aşamasında kendisini göstermektedir. Özellikle “çarpıp-kaçma”
artık bir alışkanlık haline gelmiş ve hakim takdirinde bir karar olduğu için de
, basit bir trafik davası olarak görülmeye devam etmektedir. AB ülkelerinde çarpıp kaçmak, “yaşam hakkı
ihlali” olarak yargılanmaktadır.“ Oysa çarpıp kaçmak bir kaza değil, bilinçli
olarak bir insanın yaşam hakkını ihalal etmektir. “ Hukuk davasında çıkan
tazminatlar ise hiçbir yaptırımı olmadığı için, zaman aşaması sonunda ödenmeden
yok olup gitmektedir.
Çarpışma sonrasında alınacak ve
alınması gereken rehabilitasyon ve psikolojik destek
sürecinde de Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı devreye girer. Bir de çarpışma sonrası sakatlıklar
vardır.
Uzun, yıpratıcı ve çözümsüz bir
süreçtir trafik mağdurlarının yaşadığı . Haklarımızı, bu haklara nasıl
ulaşacağımızı, davamıza nasıl sahip çıkacağımızı ve haklıyken nasıl haksız
duruma düşmeyeceğimizi hala bilmiyoruz. Bizim için yani Trafik mağdurları için
Adalet ve adaletin en önemli sorunu.
KATİLLER VE TECAVÜZ SUÇU İŞLEYENLER,İDAM EDİLMELİDİR.
YanıtlaSil